İZMİR -İntegral Kamuoyu Araştırma Şirketi, 6-12 Şubat tarihleri arasında İzmir’de anket çalışması gerçekleştirdi. İzmir’in 16 ilçesinde toplam bin 648 katılımcı ile telefonla görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmada 2022 TÜİK verilerini esas alındı.
Çalışma sonuçlarını Gazete Duvar’a değerlendiren şirketin Genel Koordinatörü gazeteci Ümit Yaldız, 25 yıldır CHP’nin kalesi sayılan İzmir’de seçim yarışının kıran kırana geçeceğini yansıtan verilere ulaştıklarını belirtti. Yaldız, Cumhur İttifakı’nın kazanma olasılığı konusunda, “Cumhur İttifakı İzmir’i kazanmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştı! Dahası bunun mümkün olma ihtimali oransal açıdan hiç bu kadar yüksek ölçülmemişti. Bu soruyu İzmir halkına yönelttiğimizde yüzde 42’lik bir kesimin bu ihtimali ‘oldukça uzak’ gördüğünü tespit ettik. Ama yüzde 50’yi bulan bir kitlenin ise çoğunluğu ‘belki’ cevabı da olsa, bu ihtimali çok da uzak görmediğini anlatıyor” dedi.
‘CHP İZMİR’DE BU KEZ ZOR BİR SINAV VERECEĞE BENZİYOR’
İzmir 25 yıldır sosyal demokratlar tarafından yönetildi. 2024 seçimlerinde bir sürpriz olasılığı var mı? Araştırma verileriniz neler söylüyor? Her zaman olduğu gibi bu seçimleri CHP’nin kazanacağı mı düşünülüyor?
Altını çizdiğiniz gibi İzmir, 1999’dan bu yana sosyal demokratlar tarafından yönetiliyor. DSP rüzgarıyla seçilip görevi başında ‘efsane’ sıfatını alan merhum Ahmet Piriştina’nın CHP’ye geçerek yüzde 47 ile yeniden kazandığı 2004’te, İzmir’de Büyükşehir sınırları bugünün metropol ilçelerinden ibaretti. Piriştina’nın vefatından sonra meclisten seçilerek Büyükşehir Belediye Başkanı olan Aziz Kocaoğlu’nun 2009’da rüzgâr estirdiği İzmir Büyükşehir sınırları ise 19 ilçeye genişlemişti. Mevzuattaki düzenlemelerle birlikte İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentin tamamını, yani 30 ilçeyi kapsaması 2014 seçimlerini buldu.
CHP -sizin sorunuzda da belirttiğiniz gibi- 25 yıllık bir yorgunluğu da temsil ediyor İzmir’de. Bir nevi metal yorgunluğu… Uzun yıllar Cumhuriyet’in simge kenti olan İzmir’in son yıllarda temel hizmetlerdeki yetersizliğinden başlayarak, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere çevre illere göre gelişim eğrisinin negatife dönmesine yönelik tespitler, faturanın daha çok CHP’li yerel yönetimlere kesilmesine sebep oluyor.
Bugün İzmir’de iki dönem üst üste görev verilen belediye başkanı sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Ve bu durum son 3 seçimdir devam ediyor. Yerel memnuniyetsizlik artıyor, CHP’deki hesaplaşma defteri kapanmıyor.
İzmir’i kalesi olarak gören CHP’nin aday tercihleri hem kamuoyunda hem de parti örgütünde sorgulanırken, Cumhur İttifakı zemininde bu tartışmalardan eser yok. Birkaç ilçede çıkan çatlak seslerin teşkilatın ötesine geçmesine izin verilmedi. Bir anlamda kol kırılıyor ama yen içinde kalıyor. CHP adaylarının onaylanmaması, birçok ilçede CHP’lilerin CHP ile hesaplaşma duygusunu güçlendiriyor. Tüm bu sebeplerle CHP’nin İzmir’de son 25 yılın en zor seçimine hazırlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
6-12 Şubat tarihinde İzmir’in 16 ilçesinde yaklaşık bin 700 kişiyle gerçekleştirdiğimiz araştırmamız da, Büyükşehir ölçeğindeki yüksek kararsızlığın sebebinin bu duygular olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalarımız CHP seçmeninin 14 Mayıs 2023’ten bu yana duygusal bir kopuş yaşadığını ortaya koyuyor. Genel Başkan Özel’in şu ana kadar ortaya koyduğu performans bu kopuşu tamir edemediği gibi, aday tercihleriyle daha da tırmandırdı. CHP’de ‘değişen bir şey yok’ duygusu 14 Mayıs’tan bu yana yumruğunu sıkan seçmenin sandığa gitmeyerek, hatta Cumhur İttifakı adayına oy vererek partisiyle hesaplaşmasıyla sonuçlanabilir. Özellikle son 22 yıldır daha çok Erdoğan karşıtlığı üzerinden CHP’yi tercih eden seçmenin bir bölümü, Erdoğan’dan kurtulmak için önce CHP’den kurtulmak gerektiği düşüncesini yüksek sesle tartışıyor.
Özgür Özel ise sokaktan, örgütten, emekten, demografik gerçeklerken uzak tercihleriyle adeta yıllardır ‘çantada keklik’ görülen, ‘odun, ceket koysak alınacak kent’ olarak düşünülen İzmir’de bu kez zor bir sınav vereceğe benziyor CHP.
‘İKİ İZMİRLİDEN BİRİSİ TUGAY’IN DOĞRU ADAY OLMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR’
Genelde İzmir seçmeni, özelde ise CHP seçmeni, Cemil Tugay’ın Büyükşehir adaylığına nasıl bakıyor? Tugay’ın doğru aday olduğu konusunda muhalif seçmende bir mutabakat oluştu mu?
Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı kentte fazladan bir heyecan yaratmadı. Hatta siyasal çevrelerin bir bölümü için Tugay’ın adaylığı ‘malumun ilanı’ idi. Zira Tugay’ın adaylığı Karşıyaka’daki başarılardan çok, değişim kurultayındaki oy tercihine bağlandı. Kentte görev yaptığı dönem boyunca siyasi bir aktör olarak dikkat çekmeyen Tugay, süreç boyunca yapılan anketlerde de kayda değer bir başarı sağlayamadı. Tüm bu sebeplerle 6 Şubat’ta başlattığımız araştırmada Cemil Tugay’ın adaylığını onaylayanların oranı yüzde 26’da kalırken, onaylamayanların oranı yüzde 49’u buluyor. İki İzmirliden birinin CHP için doğru aday olmadığını düşündüğü Tugay’ı, CHP seçmeninin de ancak yüzde 36’sı doğru aday olarak kabul ediyor. Araştırmanın CHP’deki adaylık tartışmalarının yoğun olduğu dönemde yapılması bu olumsuz tabloda rol oynasa da, kentsel ve siyasal onayın başlangıç noktası açısından bu verilerin önemli olduğunu düşünüyorum.
‘HAMZA DAĞ, MUHALİF SEÇMENİN YÜZDE 30-35’İNDEN ONAY ALMIŞ GÖRÜNÜYOR’
AK Parti adayı Hamza Dağ’ın oy havuzunu genişletmeye çalışmak için İzmir ile uyumlu bir kampanya yürütmeye çalıştığına tanık oluyoruz. İçkili mekanları dolaşıyor, afişlerinde logo kullanmıyor, konuşmalarında Atatürk vurgusu yapıyor… Dağ’ın hem Cumhur İttifakı tabanında hem de muhalif seçmen nezdinde nasıl algılandığına dair bir bulgunuz var mı? En önemlisi de bu kez Cumhur İttifakı İzmir’i kazanabilir mi?
Soruya Hamza Dağ’ı bir parça anlatarak başlamak gerekiyor. Her şeyden önce Egeli bir profil Hamza Dağ… Kütahya, Balıkesir, Manisa ile memleket ilişkisi kurabilen İzmir’de, 2008’den bu yana kesintisiz üst düzey siyaset yapan bir siyasetçi. 2008’de partisinin Gençlik Kolları İzmir İl Başkanlığından başladığı İzmir siyasetini, 2011’de başladığı milletvekilliği ile 14 Mayıs’a kadar sürdürdü. Erdoğan’ın A takımında Ar-Ge ve Medya Tanıtımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak uzun yıllardır görev yapıyor.
Kentin çeperlerine yerleşen Egelilerden… Erdoğan’ın İzmir’i kazanmak için ‘daha İzmir’in merkezine hitap edecek’ birini tercih etmesi beklenirken, o, parti içinde başlattığı adaylık mücadelesinde ipi göğüslemeyi başardı. Adaylık için zihnî hazırlığının tam olduğunu sorunuzda yer alan hamleleri peş peşe yapmasından da anlıyoruz. Tabii ki oy havuzunu genişletmek, rakip cephedeki yorgunluk, bıkkınlık, iç kargaşa durumundan da faydalanmayı isteyecektir. Rakibine göre başlangıçta daha yüksek tanınması kadar, yönetici özelliği daha yüksek bir profil olarak algılanması bu aşamada onun avantajı gibi görünüyor. Eğer yarış partilerden bağımsız olarak Hamza Dağ ile Cemil Tugay arasında yapılsa, seçimi kazanmasının fazlasıyla mümkün olduğu şubat araştırmasının sonuçlarına yansıyor.
İzmir halkı bu aşamada uzun süredir tanıdığı Hamza Dağ’ın kenti Cemil Tugay’dan daha iyi yöneteceği konusunda hemfikir. Cumhur İttifakı cephesinde yüzde 80’lerin üzerinde başlangıç onayına sahip olan Dağ, muhalif seçmenin de yüzde 30-35’inden onay almış görünüyor.
Cumhur İttifakı’nın kazanma olasılığına gelince; Cumhur İttifakı İzmir’i kazanmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştı. Dahası, bunun mümkün olma ihtimali oransal açıdan hiç bu kadar yüksek ölçülmemişti. Bu soruyu İzmir halkına yönelttiğimizde yüzde 42’lik bir kesimin bu ihtimali ‘oldukça uzak’ gördüğünü tespit ettik. Ama yüzde 50’yi bulan bir kitlenin ise çoğunluğunun cevabı ‘belki’ de olsa, bu, ihtimali çok da uzak görmediğini anlatıyor. Bu ihtimal dış ilçeler ve kenar mahallelerde ortalamanın üzerinde ölçülse de, merkezde de azımsanmayacak bir kesimin 25 yıl sonra bu ihtimale şans verdiği görülüyor.
‘CEMİL TUGAY BURUN FARKIYLA ÖNDE’
Peki, seçmene Cumhur İttifakı adayı Hamza Dağ ile CHP adayı Cemil Tugay arasında bir tercih yapmaları sorulduğunda nasıl bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz?
Seçmene herhangi bir tercih sunulmadan 31 Mart seçimlerindeki parti ve aday tercihleri sorulduğunda Tugay’ın burun farkıyla önde olduğu görülürken, ‘Tugay ile Dağ’ arasında tercih yapmaları gerektiğinde Dağ’ın yüzde 42-39 önde olduğunu görüyoruz. Yanıtların çapraz analizinde Cumhur İttifakı seçmenlerinin tamamına yakınının Dağ’dan yana tercihte bulunduğu gözlenirken, CHP, DEM, İYİ Parti gibi muhalif partili seçmende Tugay yanıtının yüzde 48-49 bandında kaldığını görüyoruz. Gerek araştırmanın CHP’deki aday bazlı tartışmanın yoğun olduğu dönemde yapılması, gerekse CHP adayının muhalefet cephesinde kabul görme oranının düşüklüğü böylesine bir tablonun sebebi olarak düşünülebilir. Önemli olan muhalif seçmende Dağ’ın ikili tercihte aldığı oy oranının yüzde 18 ile 28 arasında olması… Dağ’ın yönetici özelliğinin güçlü olması, İzmir’e uygun bir kampanya süreci yönetmesinin dışında muhalefet cephesindeki iç tartışmalar ve bölünmüşlüğün bu durumun sebebi olduğu anlaşılıyor.
‘İYİ PARTİ İZMİR’DE GENEL SEÇİMDE ULAŞTIĞI NOKTANIN ÇOK GERİSİNDE’
İYİ Parti’nin kendi adayını çıkarması bu seçimleri nasıl etkileyecek? İYİ Parti’nin genel seçimlerde aldığı oy ile yerel seçimlerde alacağı oy arasında önemli bir fark var mı? Varsa nedenleri neler?
Bilindiği üzere Kılıçdaroğlu’nun adaylığına itiraz ederek Altılı Masa’dan 3 Mart’ta kalkıp 6 Mart’ta kerhen oturan Meral Akşener 26 Ağustos’ta Büyük Taarruz ’un yıldönümünde Afyon’dan ilan etmişti 2024’ün yol haritasını. “Tüm illerde aday çıkaracağız” diyen Akşener’in ittifak içinde el yükseltmek istediği ya da Erdoğan’la örtülü ittifak yaptığı gibi değerlendirmeler sürerken İYİ Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayını çok erken bir evrede, 20 Eylül 2023’te sahaya indirdi. Kalkınma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili olan Prof. Dr. Ümit Özlale hızlı başladığı adaylık yolculuğunda başlangıçta çok tartışmalı açıklamalarla gündeme gelse de sonrasında stratejik bir geri çekilmeyle çalışmalarını derinleştirdi.
Millet İttifakı kavramının içini en fazla dolduran partilerin başında gelen İYİ Parti’nin, CHP’nin ‘kalesi’ olarak gördüğü kentte aldığı bu tavır, muhalefetin psikolojik üstünlüğüne yönelik ilk darbe olarak kayda geçti. Tabii ki daha çok kentli, seküler, milliyetçi, Atatürkçü bir seçmen profiline sahip İYİ Parti, sonrasında parti içinde yaşadığı istifa krizleriyle gündemden düşmedi. Genel Başkan Akşener’in de çok yönlü olarak sorgulandığı süreçte İYİ Parti’nin İzmir’de genel seçimde ulaştığı noktanın çok gerisinde olduğu görülüyor. Ancak kampanya ve adayın demografik özellikleri üzerinden çok daha fazla bir potansiyeli barındırdığı biliniyor İYİ Parti’nin…
‘CHP İZMİR’DE KİMİ ADAY GÖSTERMELİYDİ SORUSUNUN YANITI: SOYER’
Soyer’in aday gösterilmemesi konusunda İzmir seçmeni ne düşünüyor? Soyer’in pasif tepkisi ve mevcut ilçe belediye başkanlarının itirazları birlikte düşünüldüğünde bu durum CHP’yi seçimlerde nasıl etkileyecek? Cemil Tugay seçimiyle Tunç Soyer arasındaki seçmenin tercih farkı ne kadar görünüyor?
İzmir’de Başkan Soyer’in aday gösterilmemesinden daha çok partisi tarafından ona yapılan muamele tartışıldı. Kurultaydan sonra ‘ödül-ceza yok’ diyerek kendisine oy vermeyenleri umutlandıran Özgür Özel, gün aşırı ‘İzmir’de memnuniyet anketleri yapacağız’ diyerek Soyer’i başarısız başkanlar listesine yazdırdı.
Ulusal gündemin merkezine oturtulan İzmir’de partisi tarafından yıpratılan Soyer, bir süre sonra özellikle de ortaya çıkan aday listesinin ardından siyasi mağdura dönüştü. Son araştırmamızda Soyer’in aday yapılmamasını kentteki memnuniyetsizlikten çok, kurultaydaki tavrına bağlayan kararı siyasi ve yanlış bulan yüzde 20’ye yakın bir kitlenin varlığını tespit ettik. Hatta CHP seçmeninde içinde bu oran yüzde 30’u buluyor.
Hal böyleyken, sürecin sonunda küstürülen ve genel başkanının danışmanlık teklifini reddederek seçim sonrası Ankara siyaseti yapacağının sinyallerini veren Soyer’in bu süreçteki eksikliğini CHP fazlasıyla hissedeceğe benziyor. Buna aday gösterilmeyen 18 ilçe belediye başkanının tavrı ve eksikliği de eklendiğinde CHP açısından karşı karşıya kalınacak olan tablonun vahameti ortaya çıkıyor.
Son beş yılda küresel, ulusal ve yerel ölçekte deprem, pandemi, ekonomik kriz gibi büyük olumsuzluklara rağmen başta raylı sistemler olmak üzere altyapı ve tarımsal kalkınma alanlarında önemli işlere imza atan Soyer’in 5 Kasım’daki CHP kurultayındaki oy tercihi nedeniyle aday yapılmadığı düşüncesi, Cemil Tugay’ın adaylığıyla birlikte haklı bir zemine oturdu. Aday Tugay değil de bir başkası olsa konu hem Soyer hem kamuoyu tarafından bu denli büyütülmeyebilir, ödül-ceza denklemi üzerinden farklı değerlendirmeler yapılmayabilirdi.
Katılımcılara yönelttiğimiz “CHP İzmir’de kimi aday göstermeliydi?” sorusunda, yüzde 66 fikir belirtmese de bir isim söyleyen yüzde 33,1’in yüzde 64’ü Tunç Soyer’in adını verdi. Soyer yanıtı yüzde 21 ile ilk sırada gelse de CHP seçmeninde bu yanıt yüzde 28’leri buluyor. Bu soruda, aday gösterilen Cemil Tugay’ın yüzde 4,2 gibi bir oranla Soyer yanıtından neredeyse 5 kat daha az ifade edilmiş olması, iki siyasi aktörün kentteki karşılıklarını anlamak açısından da önemli. Üstelik araştırmanın saha çalışması başladığında Tugay CHP’nin 7 günlük adayıydı. Sonuçlar Tugay’ın kent genelinde adaylığının kabulünün zaman alacağını ortaya koyuyor.
‘TUGAY’IN ADAYLIĞI CHP’Yİ İLÇELERDE DE ZORA SOKACAK’
İzmir’de hatırı sayılır oranda DEM seçmeni var. Geçen seçimlerde TİP de gücünü gösterdi. Bu partilerin Büyükşehir ve ilçeler için aday çıkartmaları nasıl sonuçlara yol açar?
İzmir’de DEM VE TİP’in aday çıkarması tabii ki CHP açısından İzmir denklemini daha da karmaşık hale getirecek, Cumhur İttifakı’nın sürece psikolojik açıdan hâkim olmasına zemin hazırlayacaktır. Millet İttifakı ve bu ittifaka 2019’da açık destek veren HDP’nin beş yıl sonra ayrı mücadele edecek olmaları tabii ki bir önceki seçime göre siyasal bütünlüğünü koruyan Cumhur İttifakı açısından önemli bir fırsat.
DEM’in ya da TİP’in İzmir’de aday çıkarması son yıllarda muhalefetin şemsiye partisi CHP’yi daha da yalnızlaştıracak, bütünlüğünü koruyan Cumhur İttifakı’na fazladan kazanma azmi yükleyecektir.
İttifaksız kalan CHP’de Özgür Özel, ‘Türkiye ittifakıyız’ sloganıyla dikkat çekmeye çalışıyor. CHP’nin özellikle de İzmir’de muhalif seçmenin ağırlıklı olarak sandık ittifakı için tercih edeceği parti olması tabii ki mümkün… Ama seçimlere müstakil katılacak İYİ Parti, DEM gibi muhalefet cephesinin önemli partilerinin az ya da çok hanesine belirli bir oy oranı yazdıracağı da aşikar. Şimdiden yüzde 4’ün üzerinde bir seçmenin tercihi olacağı araştırma verilerine yansıyor. Eğer adı geçen partiler aday çıkarmasaydı bekleneceği üzere seçmenlerinin yüzde 75’nin tercihini CHP adayından yana kullanacağı araştırmamızın bulguları arasında yer alıyor.
İttifak zeminini kaybeden CHP’nin karizmatik bir Büyükşehir adayı ile sürecin kontrolünü eline alması, seçmeni sandıkta ittifaka ikna etmesi mümkün olabilir. CHP için kentteki pozisyonunu korumanın tek yolu büyükşehir adayının kabulünü, onayını artırmaktan geçiyor. Tugay’ın adaylığındaki düşük kabul oranı CHP’yi ilçelerde de zora sokacak bir faktör olarak görülüyor.
‘CHP’NİN TEK RAKİBİ BU KEZ ERDOĞAN YA DA CUMHUR CEPHESİ DEĞİL’
Araştırmanızda yüzde 30’a yakın oranda kararsız ve protest seçmen saptamışsınız. Bu kararsız kitlenin niteliği hakkında ne söyleyebilirsiniz, bazı partilerde yoğunlaşıyor mu, yoksa bütün partilere oransal olarak dağılıyor mu?
Kararsızlar daha çok muhalefet partisi seçmenlerinde daha yoğun olarak kümeleniyor. Oransal açıdan Cumhur İttifakı’nda da belirli bir oranda kararsızlık var. Ancak kararsız ve protest seçmenin yüzde 75’i muhalif seçmende. Bu kararsızlıkta 14 Mayıs’tan baki negatif duygular, ittifak zeminin dağılmış olması, CHP’nin aday tercihlerinin görece isabetsiz oluşu en önemli sebepler olarak düşünülüyor.
İktidar cephesindeki kararsızlıkta daha çok ekonomik kriz ve hayat pahalılığı gibi bilindik sebepler daha ön planda. Ama orada da adaylardan kaynaklı kararsızlığın az da olsa varlığını ölçüyoruz. Sonuçta herkes kendi kararsızına ulaşır ve ikna ederse CHP İzmir’deki seçimi beklediği gibi zorlanmadan kazanacaktır. Ancak bu kez CHP’nin tek rakibi Erdoğan ya da Cumhur cephesi değil… Başta küskün, kırgın başkanlar, Millet İttifakı unsurlarının rakibe dönüşmesi, 25 yıllık yerel iktidarın getirdiği yorgunluk, bıkkınlık…
‘İTTİFAK PARTİLERİNİN RAKİBE DÖNÜŞMESİ CUMHUR İTTİFAKI’NIN EKMEĞİNE YAĞ SÜRÜYOR’
Son olarak; Araştırmanızda ortaya çıkan genel seçim tercihleri ile yerel seçim tercihlerini karşılaştırdığınızda neler söylersiniz?
Araştırmanın genel seçim tercihlerinde kararsızlar oransal olarak dağıtıldığında 14 Mayıs tercihlerine yakın sonuçların alındığı gözleniyor. CHP her şeye rağmen yüzde 40’a yakın potansiyelini korurken Cumhur İttifakı partilerinde az da olsa artış gözleniyor. İYİ Parti’den CHP’ye anlamlı, CHP’den de TİP ve DEM’e yüzde 1,5 civarında bir seçmen transferinin olduğu anlaşılıyor.
İYİ Parti seçmeni, partilerinin CHP ile yollarını ayırmasını İzmir’de onaylamamış görünüyor. Genel seçimlere yönelik kararsızlığın yerel seçimden daha az olduğu gözlenirken, yerel seçimdeki yüksek kararsız ve protest seçmenin varlığı, ittifaksız sürecin seçmen tarafından da tam olarak anlamlandırılamadığını ortaya koyuyor. Muhalif seçmen, 16 Nisan 2017 referandumundan bu yana ittifak halinde mücadeleye alıştı.
2019’da ittifak sayesinde 11 büyükşehirde zafer kazanan muhalefet, 14 Mayıs’ta hayal kırıklığı yaşasa da bunun ağırlıklı olarak aday tercihinden kaynaklı olduğu kabul ediliyordu. Son 7 yılda 4 önemli seçimde birlikte mücadele eden, bir anlamda seçmen tabanları da refleksleri benzeşen ittifak partilerinin bugün rakibe dönüşme kararı, seçmenlerinin süreci anlamlandırmasını zorlaştırıyor. Bu durum muhalefete göre daha istikrarlı bir görüntü sergileyen Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürebilir. Özellikle de iyi bir başlangıç yaptıkları İzmir’de…
(HABER MERKEZİ)