Hayatı zehir eden kireçlenme kök hücre ile tarih oluyor
Diz ekleminde ağrı, şişlik, eklemden ses gelmesi ve hareket kısıtlılığı ile giden ve ilerleyici bir hastalık olan kıkırdak dokusunda hasarlanma, toplumda yaygın bilinen adıyla kireçlenme, Türkiye’de ve dünyada en sık görülen eklem rahatsızlıkların da başında geliyor. 2020 yılında Amerika’da yapılan bir araştırmada 2030 yılında kıkırdak hasarının dördüncü önde gelen sakatlık nedeni olacağının öngörüldüğünü belirten Prof. Dr. Gökhan Meriç, sorunun önemine dikkat çekti.
Diz kıkırdak hasarının 45 yaş üstü yetişkinlerin yüzde 19’unu ve 60 yaş üstü kişilerin de yüzde 37’sini etkilediğini hatırlatan Ortopedi ve Travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Gökhan Meriç, bu durumun özellikle 60 yaş üstü kişilerin hayat kalitesini ciddi olarak etkilediğini anlattı.
Yarattığı hareket kısıtlılığı nedeniyle genç yaşta erken kıkırdak hasarı tedavi edilmediği taktirde zamanla ilerleyerek şikayetlerin gün içinde devamlı hale gelmesine sebep olabildiğini belirten Prof. Dr. Meriç, kıkırdak hasarının erken evrelerinde kök hücre tedavilerinden etkili sonuçlar alınabildiğini anlattı.
Türkiye’deki obezitedeki artış, hareketsizlik ve nüfusun yaşlanmasına paralel olarak her geçen gün daha fazla kişinin kireçlenme nedeniyle hastaneye başvurduğunu söyleyen Prof. Dr. Gökhan Meriç, “Bu hastalar arasında ağrı kesici, kilo verme ve egzersize rağmen şikayetleri devam eden hastalarımızda çeşitli eklem içi enjeksiyonlardan faydalanıyoruz” dedi.
Kıkırdak aşınmasının erken aşamalardaki hastalarda eklem içi hyaluronik asit, PRP enjeksiyonların rağmen şikayetlerin devam ettiği erken dönem kıkırdak aşınması olan hastalarda kök hücre uygulaması ile etkili sonuçlar alınabildiğini söyleyen Prof. Dr. Gökhan Meriç, kıkırdak aşınması yanı sıra kas yırtıklarında da kök hücre uygulanabileceğini anlattı.
Kıkırdak harabiyeti nedeniyle eklem ağrısı olan ve ağrı kesicilerle veya fizik tedavi ile sonuç alınamayan hastalarda dokunun hasarlanma sürecinin yavaşlatılması, ağrı azaltılarak hareketin tekrar kazanılması amacıyla uygulanan kök hücre ile ilgili “Kök hücreler vücutta başka hücrelere dönüşebilme kapasitesine sahip hücrelerdir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Gökhan Meriç “Kök hücre yapısında ağrıdan sorumlu inflamasyonu azaltarak ağrının kesilmesini sağlayan birçok hücresel ürüne sahiptir. Kök hücre ağrının azaltılması, ödemin azaltılması, kıkırdak kaybının azaltılması ve kas hasarlanmasının iyileşmesinin hızlanmasına sağlar” bilgisini paylaştı.
Kök hücre uygulamasında işlemin hazırlık aşamalarının da oldukça önemli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Meriç, kök hücre uygulama işlemi nasıl yapıldığı konusunda “Vücudumuzda leğen kemiği ve göbek yağı çok sayıda kök hücrenin alınabileceği kaynaklardır ve hafif bir sedasyon ve lokal anestezi ile hastalar tamamen uyutulmadan bu dokulardan örnekler alınır. Alınan örnekler bir ayrıştırma işleminden geçerek doku içindeki kök hücreler ortaya çıkartılır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Gökhan Meriç “Hazırlanan kök hücreler hasarlı bölgelere enjeksiyon ile uygulanır. Bu yöntemler ile elde edilen materyal saf kök hücre değildir bunun içinde kök hücre ile birlikte kan ürünleri, plazma denilen sıvılarda yer alır. Saf kök hücre ancak laboratuvar ortamında elde edilebilir. Saf kök hücre için hastadan alınan örnekler 1-2 hafta süren hücresel çoğaltılma işlemi sonrasında ile elde edilir bu çok daha teknik bir işlemdir” dedi.
“Kıkırdak hasarının kök hücre uygulamasıyla tamamen eski haline döndürmesi mümkün değildir. Ancak kıkırdak iyileşmesi ile ilgili yapılan çalışmalarda kök hücre uygulaması sonrasında çekilen MR görüntülemelerinde uygulama öncesine göre hastaların kıkırdak volümünde artış tespit edildiği gösterilmiştir” diyen Prof. Dr. Meriç, “Cerrahi müdahale gerektirecek kadar olan kıkırdak, menisküs veya kas hasarlanmalarında tek başına kök hücre uygulaması müdahalenin yerini tutmaz kök hücre cerrahinin bir alternatifi değildir. Ancak müdahale ile birlikte yapılan kök hücre uygulamalarında tedavinin başarısını arttırılması amaçlanır” diye konuştu.