Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Henüz 54 yaşındaydı. Son zamanlarda ciddi bir öksürük problemi yaşıyordu. Geçmek bilmeyen öksürük nöbetlerine birkaç ay sonra kan problemi de eklendi. Öksürürken ağzından kan gelen 54 yaşındaki Malezyalı kadın, ciddi bir sorun olduğundan neredeyse emin bir şekilde doktora başvurdu. Yapılan testlerin sonunda teşhis konuldu. Hastalığı belliydi ancak semptomlar oldukça nadirdi. Öksürüğü sayesinde kansere yakalandığını öğrenen kadının yaşadıkları tıp literatürüne geçti, üzerine sayısız araştırma yapıldı. İşte ismi bilinmese de yaşadıklarıyla tarihe geçen kadının yaşadıkları.
ÖKSÜRÜĞÜNÜN ARDINDAN KAN GELMEYE BAŞLADI
Kayıtlarda ismi geçmeyen 54 yaşındaki Malezyalı kadın bir süredir öksürük sorunuyla mücadele ediyordu. Aklına gelen tek şey şuydu: “Bu öksürük probleminin nedeni mevsimsel bir soğuk algınlığı ya da alerji mi?” Aklına gelen bu iki ihtimalle önce kendini rahatlatmayı seçti fakat zaman ilerledikçe öksürüğü şiddetlendi. Bir gün öksürürken ağzından kan gelmesiyle birlikte artık durumun daha da ciddiyetinin farkına vardı. Soluğu hastanede alan kadına teşhis koyan doktorlar, karşılaştıkları tablo karşısında şaşkındı.
American Journal of Case Reports’ta yayımlanan vaka incelemesinde aynı zamanda diyabet ve yüksek tansiyon hastası olan kadının kimliği açıklanmadı.
Ne ateşi ne de nefes darlığı vardı. Tiroid kanseri için bir risk faktörü olan radyasyona maruz kalma öyküsü de yoktu ve hiçbir akrabasında tiroid kanseri görülmemişti. Tüm bunlara ek olarak Malezyalı kadının boynunda belirgin bir şişlik de bulunamadı. Tiroid bezi normal çalışıyordu. Yapılan testlerde de belirgin bir sıkıntı görülmedi. Hiçbir enfeksiyonu yoktu, kan değerleri de oldukça normaldi. Hatta tiroid fonksiyonunu kontrol etmek için kullanılan bir dizi test olan tiroid fonksiyon testi normaldi.
TOMOGRAFİ HER ŞEYİ ORTAYA ÇIKARDI
Kanlı öksürüğün nedenini araştırmaya kararlı olan doktorlar, kadının karnı ile boyun tabanı arasındaki bölgeyi BT (bilgisayarlı tomografi) taramasından geçirdi. Görüntüler, tiroidinin sol tarafının genişlediğini, bir nodül veya yumru ve nodülde kanserin belirgin bir özelliği olan küçük kalsiyum lekeleri olan kalsifikasyonların bulunduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca tiroidinin nefes borusunu kısmen sıkıştırdığı da gördüler. Tablo böyle olunca doktorlar tiroid ultrasonu yapılmasına karar verdi. Ultrason sonucunda kadının boynunda beklenmeyecek kadar fazla nodül tespit edildi. Böylelikle hekimler biyopsi yapmaya karar verdi.
Yapılan biyopsi sonucunda ‘papiller tiroid kanseri’ teşhisi konuldu. Tümör büyük olduğu ve çevresine yayıldığı için kadının tirodinin tamamı alındı. Ardından ameliyattan sonra geride kalan tiroid dokusunu yok etmek için kullanılan iki kür radyoaktif iyot tedavisi uygulandı. Vaka üzerinde yapılan araştırmaya göre, kadının kanlı öksürüğünün nedeni tiroid kanserinin nadir belirtilerindendi. Doktorlar bu durumun tiroidin nefes borusunu istila etmesinden kaynaklandığını paylaştı.
‘EN SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİNDEN BİRİ’
Peki birçok değerde problem gözükmese de gizliden gizliye büyük bir tehdit olan ‘papiller tiroid kanseri’ tam olarak ne ve bu kanseri hangi faktörler tetikliyor? Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı, papiller tiroid kanserinin en sık görülen kanser türlerinden biri olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi:
“Tiroid kanserleri en sık görülen kanser türlerinden biridir. Özellikle kadınlarda daha sık görülür. Çocukluk döneminde fazla radyasyona maruz kalmak ilerleyen yaşlarda bu kansere yakalanmaya sebep olabilir. Son yıllarda da Türkiye’de tiroid kanserinin görülme sıklığı yüzde 200 arttı. Burada hastalığın artığından değil de aslında görüntüleme yöntemlerinin gelişmesinden kaynaklı olarak tespit edebilme kolaylığından bahsediyoruz. Tiroid kanserinde gruplar vardır. Bunlardan bazıları riskli bazıları daha düşük risklidir. Özellikle düşük riskli olanlarda ölüm tehlikesi beklemeyiz. Papilla tiroid kanseri de akciğer, meme gibi ölüm oranı yüksek kanser türlerinden değildir. Erken tedavi edilirse olumlu sonuçlar alınabilir.”
‘GEREKSİZ ULTRASON YAPILMAMALI’
Tıpkı bu vakadaki gibi papiller kanser türleri de kendi içinde ayrılıyor. Bazıları belirti bile vermeyecek kadar küçük, bazıları yemek ya da nefes borusuna baskı yapacak kadar yayılım gösteriyor. Prof. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı, bu durumu, “Boyutu küçük olan, çevre dokuya zarar vermeyen, yayılım göstermeyen papiller tiroid kanser hücrelerini cerrahi müdahalede bulunmadan uzaktan izlemeyi de tercih edebiliriz. Her ne kadar bu durum son yıllarda tartışmalı olsa da burada hastanın cerrahi müdahalesiz takip edilmesini onaylaması ve hekimin tecrübesi göz önüne alınır. Özellikle düşük riskli papiller kanser türlerinde çok fazla panik olunmamalı ve bu süreçte gereksiz ultrason yapılmamalı” sözleriyle açıkladı.
‘KRONİK RAHATSIZLIKLARLA TETİKLENMEZ’
Tiroid bezlerindeki tümör çevre dokulara baskı yapmaya başladıysa izlenecek yol biraz daha farklı oluyor. Yutma güçlüğü, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerle kendini gösteren riskli papiller tiroid kanserine müdahale etmek gerekiyor. Prof. Dr. Mehmet Fatih Kılıçlı’ya göre, eğer papiller tiroid kanser türü tehlikeli boyutta değilse, 1 santimetreden düşükse ve çevre dokulara yayılım göstermediyse işte o zaman cerrahi müdahale gerekmeyebilir. “Ayrıca her ne kadar genelde kadınlarda ve 50’li yaşlarındaki kişilerde görülse de gençlerde de bu kansere rastlanıyor” diyen Prof. Dr. Kılıçlı, sözlerini şöyle noktaladı:
“Çeşitli kronik rahatsızlıkların bu kanser türünü tetiklediği söylenemez. Kronik hastalıklar ve kanser birbirinden bağımsızdır. Kişinin kansere yatkınlığı olabilir ancak diğer hastalıklarla bağlantılı bir durum yoktur. Kanser çok agresifse, beyin ve kemiklere yayılabilir ancak riski düşükse hastaların tümörüne radyo frekans ve lazerle yakılarak müdahale edilebilir.”